“İçinizi ısıtacak” tabiri bu roman için son derece uygun. Amerikan
edebiyatının başarılı yazarı Edith Wharton, yoksullukla birbirine sıkıca sarılmış
iki kız kardeşin hikayesini öyle güzel, öyle naif anlatmış ki, sevginin,
fedakarlığın, her şeye rağmen affetmenin ve güçlü olmanın ne olduğunu bambaşka
bir halde görüyorsunuz.
Karakterler son derece sahici, yolda görseniz tanırsınız okuduktan
sonra. Yolda gördüklerinizi okuduğunuzu fark edersiniz ya da. Mekan tasvirleri
ise hayal gücünüzü yormuyor bir anda dükkanın içine giriveriyorsunuz.
Fedakarlık kimileri için sevgi ölçütüdür. Önemsediğin her
neyse, senin için önemli olan insanın ayaklarına sermekle ispat edersin bazen
sevgini. Peki doğru mudur bu her zaman? Vazgeçişlerimiz, feda ettiklerimiz,
sonunu hazırlar mı sevdiğimiz insanın? Kader midir, sizi koruyan melek midir
izin vermeyen fedakarlığın beklenen, iyi sonuçlarına? İnsan kendini suçlar mı
yaptığı fedakarlık için? Kıskanır mıyız mutluluğunu en sevdiklerimizin, daha
bir görünür hale getirdiği için mutsuzluğumuzu? Hikayenin farklılığı, bu
sorulara aldığımız cevaplarda.
Nice sonunu merak ettirme çabasındaki romanın yapamadığını
yapmış iki kız kardeş, nice romanın hissettiremediği şaşkınlığı da her sayfada
biraz daha hissettiriyor. Trajik biten romanın trajik kısmından sonra güçlü
olma dersini de alıyoruz. Her şeye rağmen yeniden başlamayı. Bir parçası eksik
ama yeniden ve olabildiği kadar güçlü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder